SAR, Spesific Absorbtion Rate; yani özgül soğrulma oranı. Kullandığımız cep telefonları, şebeke ile iletişime geçip veri iletimini sağlamak için belirli frekanslarda vücudumuzdan da rahatlıkla geçebilen radyo dalgaları yayarlar. Bu dalgalar belirli enerjiye sahiptirler, oluşturdukları manyetik alan dolayısıyla bir kısmı da konuşma sırasında vücudumuzca emilirler. Özgül soğurulma oranı, bir kilogram doku başına emilen enerjinin oranını verir. SAR değerinin ölçülmesi için manyetik alandan yararlanılır. SAR değeri, elektrik iletkenliğinin elektrik alanının karesiyle çarpımının yoğunluğa oranıdır. Karışık ve zor bir formül olmamasının yanı sıra, insan için bu ölçümleri yapmak kolay değildir. Formülden gidilecek olursa radyo dalgalarına maruz kalındığı sırada bu ölçümün yapılabilmesi için elektrik alanın bilinmesi gerekir. Bunun için de en azından vücut içerisinde akupunktur iğnelerine benzeyen, manyetik alanı ölçebilecek olan sondaların yerleşmiş olması gerekir. Ancak bu uygulamayı sanıyorum kimse yaptırmak istemez. Bunun için insan doku yapısının taklit edildiği ölçüm cihazları kullanılır. Resme ek olarak, bu ısınmanın sebebi, sadece radyo dalgaları değil, özellikle kulak bölgesini elimizle kapattığımızdan dolayı, normalde gerçekleşen ısı kaybının engellemiş oluruz, bu da ısının biraz daha artmasına sebep olur. Ancak beynimizdeki ısınmanın nedeni kesinlikle radyo dalgaları. Yüzümüzdeki ısınma da beraberinde kızarıklık sorununu getireceğinden, bu kızarıklığı önlemek için telefon yüze dokundurulmadan kullanılabilir. Elektromanyetik dalgalar, aslında gün içerisinde hiç durmadan vücudumuzu ziyaret ederler. Telefon kullansak da kullanmasak da şebekenin yaydığı, ya da karasal radyo/televizyonların yaydığı dalgalar rahatlıkla vücudumuzu aşabilir. Ancak cep telefonu gibi bir aygıtı beynimizin hemen yanında kullandığımızda işin boyutu değişir, vücudumuz gün içerisinde maruz kalınan elektromanyetik dalgaların çok daha fazlasıyla karşılaşır. Bu dalgaların, kısa vadede ve uzun vadede birçoğu doğrudan beyin ve işitme sistemiyle ilgili olmak üzere ciddiye alınması gereken bir çok rahatsızlığa sebep olabileceği bilinmektedir. Ne kısa vadede ne de uzun vadede doğurduğu sonuçlar, hafife alınacak cinsten değil. Çevre kirliliğinin bir türünün de bu dalgalar olduğu düşünüldüğünde sağlığımızı ne kadar yakından ilgilendirdiği ortaya çıkıyor. Kimse çocuğunun anne karnındaki gelişiminin sekteye uğrayacağını bile bile, ya da kanser olmayı göze alarak telefonla konuşmak istemez. Bu durumda sağlık sorunlarını en aza indirmek için yetkili kurumların elinden yaptırımı olan sınırlar koyulması gerekiyor. SAR tehlike sınırları Avrupa’da FCC tarafından belirlenmiştir, Avrupa ülkelerinde radyo dalgaları yayan bütün cihazlar bu sınırın altında olmak zorundadır. Bu sınır 1.6W/kg’dır. Kullanılan telefonlar resmi olarak bu sınırın dışına çıkmasalar da sınıra yakın olmaları tehlike riskini artırır. Bu yüzden telefon satın alınırken olabildiğince düşük özgül soğrulma oranına sahip olanları tercih edilmelidir. Yukarıda belirtilen sağlık problemleri de göz önüne alındığında, SAR değeri, telefon seçimlerinde aranan özelliklerde ilk sırada yerini almalıdır. Bedenimizin sağlığı açısından, telefonun düşük SAR değeri, telefonun önemli bir fonksiyonu şeklinde düşünülüp buna göre hareket edilmelidir.Birkaç ay önce, piyasadaki çift hatlı telefonlar, özgül soğrulma oranlarının yüksekliği nedeniyle geç kalmış bir müdahale ile de olsa toplatılmıştı. Bu yüzden piyasada aynı tasarımlara sahip farklı marka basılmış –geneli çift hatlı- telefonlara biraz fazla temkinli yaklaşılmalıdır.SAR Nedir?
Nasıl ölçülüyor?
O kadar önemli mi?
Kısa vadede rahatsızlıklar;
Beyinde;
İşitmede;
Diğer;
Uzun vadede ise daha tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor;
Tehlike sınırları nedir?
Ne yapmalıyım?
0 yorum:
Yorum Gönder