Vedat FETAH Kimdir?

Ege Üniversitesi Bilgi İşlem Daire Başkanlığı bünyesinde kampüs güvenlik sistemleri yöneticisi olarak çalışma hayatıma devam ediyorum. Günlük yaşamda teknoloji ağırlıklı karşılaştığım ve beğendiğim yazıları paylaşmak amacıyla bu bloğu oluşturdum. Umarım birilerinin bilgilenmesini sağlar.

Halen Çalışmakta Olduğum Yer

Halen Ege Üniversitesi Uluslararası Bilgisayar Enstitüsü Binasında Bilgi İşlem Daire Başkanlığın'da çalışmaya devam etmekteyim.

11 Kasım 2025 Salı

Dijital Paranın Görünmeyen Bedeli: Nakit Kraldır, Ama Tacı Tehlikede mi?


Dürüst olalım, sabah kahvenizi alırken saatinizi veya telefonunuzu okutup geçmek müthiş bir kolaylık. Bozuk para derdi yok, "üstü kalsın" hesabı yok. Teknoloji bize öyle bir konfor alanı yarattı ki, nakit paranın o kendine has kokusunu ve cüzdandaki ağırlığını neredeyse unuttuk. Ama işin aslı şu ki, bu dijital rüyanın henüz tam olarak idrak edemediğimiz, hatta bazen akademik çevrelerde bile yeterince yüksek sesle tartışılmayan karanlık bir yüzü var.

Finansal teknolojilerin, nam-ı diğer "fintech"in, hayatımızı kolaylaştırdığı bir gerçek. Ancak tamamen dijitalleşmiş bir para sistemine doğru koşar adım giderken, neleri feda ettiğimizin farkında mıyız? Bu sadece bir alışkanlık meselesi değil; özgürlük, mahremiyet ve toplumsal dayanıklılık meselesi. Gelin, teknik terimlere boğulmadan ama meselenin ciddiyetini de elden bırakmadan, neden dijital paraya tamamen teslim olmamamız gerektiğine biraz daha yakından bakalım.

Panoptikon Hapishanesi: Cüzdanınızdaki Göz

"Gözetim kapitalizmi" terimini daha önce duymuşsunuzdur. Hani şu internette bir ayakkabıya baktıktan sonra haftalarca o ayakkabının reklamının peşinizi bırakmaması durumu. Şimdi bu mekanizmanın sadece reklam için değil, tüm finansal hayatınız için çalıştığını hayal edin.

Nakit para anonimdir. Bir simit aldığınızda, simitçiyle sizin aranızda kalır. Ne banka bilir, ne devlet, ne de o verileri işleyen üçüncü parti şirketler. Oysa dijital her işlem, arkanızda silinmez bir iz bırakır. Sabah kaçta nerede olduğunuz, ne yediğiniz, hangi gazeteyi okuduğunuz, hatta siyasi eğilimlerinize dair ipuçları veren bağışlarınız... Hepsi kayıt altında.

Akademik bir perspektiften bakarsak, bu durum mahremiyetin sonu anlamına geliyor. Veri, yeni petroldür derler; ama bu senaryoda petrol kuyusu biziz. Finansal verileriniz, kim olduğunuzun en dürüst özetidir. Bu verilerin merkezileşmesi, bireyi devletler ve şirketler karşısında şeffaf, savunmasız bir hale getirir. "Saklayacak bir şeyim yok" diyebilirsiniz. Peki ya günün birinde, tamamen yasal olan bir harcamanız, değişen bir politik iklimde "şüpheli" sayılırsa? Dijital parada "unutulma hakkı" yoktur.

Fişi Çektiklerinde Ne Olacak?

Teknolojik sistemler mükemmel değildir. Hepimiz yaşadık bunu; bankanın mobil uygulaması çöker, POS cihazı bağlantı hatası verir ve o an eliniz kolunuz bağlanır. Şimdi bu senaryoyu ulusal veya küresel ölçekte düşünün.

Tamamen dijital bir ekonomi, elektriğe ve internete göbekten bağlıdır. Doğal afetler, siber saldırılar veya basit bir altyapı arızası, tüm ekonomiyi felç edebilir. Nakit para ise "çevrimdışı" çalışır. En kötü felaket senaryosunda bile, cebinizdeki kağıt para işlevini korur.

Dijital sistemler doğası gereği kırılgandır. Karmaşıklaştıkça, hata payları artar. 2024 yılında yaşanan küresel yazılım krizlerini hatırlayın; uçaklar kalkamadı, hastaneler durdu. Aynı şeyin para sisteminin tamamına olduğunu düşünmek bile ürkütücü. Nakit, bu tür sistemik risklere karşı toplumun sigortasıdır. Onu devreden çıkarmak, arabayı yedek lastik olmadan uzun yola sürmeye benzer.

"Programlanabilir Para" Kâbusu

Merkez Bankası Dijital Para Birimleri (CBDC'ler) şu sıralar hükümetlerin yeni gözdesi. Kulağa hoş geliyor değil mi? Devlet güvencesinde dijital para. Ancak burada "programlanabilir para" diye bir kavram devreye giriyor ki, işte burası tüyleri diken diken etmeli.

Programlanabilir para, paranın nasıl, nerede ve ne zaman harcanabileceğine dair kuralların paranın kendisine kodlanması demektir. Bir senaryo düşünelim: Hükümet, ekonomik durgunluğu aşmak için vatandaşlara dijital para yardımı yapıyor. Ama bu paraya bir "son kullanma tarihi" koyuyor. "Bu parayı 30 gün içinde harcamazsan, cüzdanından silinecek" diyor. Bu artık sizin paranız mıdır, yoksa devletin size kullanmanız için verdiği bir kupon mu?

Ya da daha distopik bir örnek verelim; karbon ayak iziniz o ayki kotayı doldurduğu için et ürünleri satın almanızı engelleyen bir dijital cüzdan. Kulağa bilim kurgu gibi gelse de, teknolojik altyapı buna müsait. Dijital para, paranın mülkiyetini elimizden alıp, onu bir "kullanım lisansına" dönüştürme riski taşıyor.

Herkes Aynı Gemide Değil

Teknoloji dünyasının ışıltılı plazalarından bakınca herkesin elinde son model bir akıllı telefon, her yerde fiber internet var sanabilirsiniz. Ama gerçek hayat böyle değil. Dijital uçurum, toplumun derin bir yarası.

Yaşlılar, teknolojiye erişimi kısıtlı olan dar gelirliler, kırsal kesimde yaşayanlar... Nakit parayı ortadan kaldırmak, bu insanları finansal sistemin dışına itmek demektir. Bir teyzenin torununa bayram harçlığı vermesi için bir uygulama indirmesini, iki faktörlü kimlik doğrulamasını geçmesini bekleyemeyiz. Bu sadece zorluk değil, aynı zamanda bir tür sosyal dışlanmadır. Nakit, herkesin katılabileceği en kapsayıcı ekonomik araçtır; çünkü kullanmak için ne şarj aletine ne de Wi-Fi şifresine ihtiyacınız vardır.

Kontrol Kimde?

Sonuç olarak mesele dönüp dolaşıp özerkliğe geliyor. Cebinizdeki fiziksel para, size ait bir güçtür. Bankada duran dijital rakamlar ise, teknik olarak bankaya aittir; siz sadece alacaklısınızdır. Aradaki farkı, bankalar bir kriz anında para çekme limitlerini düşürdüğünde veya hesabınıza "şüpheli işlem" gerekçesiyle bloke konduğunda anlarsınız.

Dijitalleşmeye karşı değiliz, yanlış anlaşılmasın. Blockchain teknolojisinin getirdiği yenilikler veya fintech uygulamalarının hızı muazzam. Ancak seçeneklerimizi teke indirmek, yani nakdi tamamen tedavülden kaldırmak, bizi kendi yarattığımız bir sistemin esiri yapabilir.

Biraz paranoyakça mı geliyor? Belki. Ama tarih, gücün merkezileştiği her senaryonun, bireyin özgürlük alanını daralttığını defalarca göstermiştir. Dijital para, bu merkezileşmenin zirve noktasıdır.

Bu yüzden, bir dahaki sefere kahvenizi alırken, belki de o bozuk paraları kullanmak iyi bir fikirdir. Sadece nostalji için değil, küçük bir özgürlük eylemi olarak. Çünkü nakit para sadece kağıt ve metal değildir; o, sistem fişi çektiğinde bile ayakta kalabilme yeteneğimizdir. Ve dürüst olmak gerekirse, bu yeteneği kaybetmeyi göze alamayız.

Paylaş

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites