Vedat FETAH Kimdir?

Ege Üniversitesi Bilgi İşlem Daire Başkanlığı bünyesinde kampüs güvenlik sistemleri yöneticisi olarak çalışma hayatıma devam ediyorum. Günlük yaşamda teknoloji ağırlıklı karşılaştığım ve beğendiğim yazıları paylaşmak amacıyla bu bloğu oluşturdum. Umarım birilerinin bilgilenmesini sağlar.

Halen Çalışmakta Olduğum Yer

Halen Ege Üniversitesi Uluslararası Bilgisayar Enstitüsü Binasında Bilgi İşlem Daire Başkanlığın'da çalışmaya devam etmekteyim.

23 Aralık 2009 Çarşamba

Predator'ler Hacklendi.


Iraklı direnişçiler, Amerikan Ordusu'nun insansız hava araçlarının (Predator) keşif uçuşlarında kayıt ettikleri videoları ele geçirdiler.

Amerikan askerlerinin ele geçirdikleri dizüstü sistemlerinde, keşif için kullanılan ve üsse görüntüler yollayan Predator uçaklarının video kayıtlarına rastlandı. Iraklı direnişçiler, Rus yazılımı olan SkyGrabber yardımıyla, Predator uçaklarının video kayıtlarını uydudan gelen veri akışlarını yakalayıp kayıt etmeyi başardı.

Dizüstü sistemlerdeki görüntüler 2008 yılının aralık ayı kayıtlarına kadar uzanıyor. Bu da direnişçilerinin uzun zamandır bu bilgilere ulaşabildiğini gösteriyor. İşin ilginç tarafı ise, Amerikan Hükümeti'nin bu tür güvenlik açıklarından haberdar olması. Hatta yeni insansız uçaklar olan ve Predator'un yerini alacak olan Reaper modellerde de benzer bir durum söz konusu. Video verileri, üsse herhangi bir şifreleme işlemine tabi tutulmadan yollanıyor. Bu da teknolojiyi bilen kişilerin bu verilere rahatlıkla ulaşılmasını sağlıyor.

22 Aralık 2009 Salı

Checkpoint Web Visualization Tool


Checkpoint firewall kullananların ihtiyaç duyabileceği bir araç olan Web Visualization Tool, sunucu üzerine kurulan ve dashboard üzerinde gördüğünüz şekilde kuralları html dosyasına kaydeden kullanışlı bir araçtır. Bu aracı firewallunuzu kurduğunuz işletim sistemine uygun kurulum dosyasını checkpoint web visualization tool adresinden temin edebilirsiniz.

17 Aralık 2009 Perşembe

Kullanıcılar Artık Bilgisayar Alırken İşletim Sistemi Seçmekte Özgür...


Linux Kullanıcıları Derneği Basın Açıklaması;

Günümüzde satın alınan bilgisayarların çoğu ile birlikte kullanıcıya seçenek sunulmadan satılan Microsoft Windows işletim sistemini istemeyerek, söz konusu işletim sisteminin iadesini isteyen ve iade talebinin kabul edilmemesi nedeniyle Ankara 1. Tüketici Mahkemesine başvuruda bulunan Pardus Kullanıcıları Derneği başkanı ve Linux Kullanıcıları Derneği üyesi Av. Nihad Karslı, 2008 yılında açmış olduğu davayı, 14 Aralık 2009 saat 10.25'te ilgili mahkemenin ürün ile beraber alınması zorunlu hale getirilmiş olan Microsoft Windows işletim sisteminin ederinin faiziyle birlikte iadesine karar vermesiyle kazanmış oldu.

Ülkemizde ve birçok ülkede her bilgisayar satışıyla beraber bir işletim sistemi satılıyor ve genelde aynı olan bu işletim sistemlerine lisanslı olarak zaten sahip olunduğu halde ya da hiç kullanılmadan GNU/Linux, BSD ve benzeri birçok özgür işletim sistemi kurularak silindiği halde
defalarca para ödemek zorunda kalınılıyor. Özellikle sadece özgür yazılım kullanan insanların, satın aldıkları bilgisayar ile birlikte dayatmacı bir üslup ile satılan Windows işletim sistemini bir kez bile kullanmadan çöpe atıyor olması ve bilgisayarların Windows işletim sistemi olmadan satın alınmak istenildiğinde, yetkili kişilerin olumsuz bir şekilde yanıt vermesi uzun zamandır derneğimiz üyeleri başta olmak üzere birçok bilgisayar kullanıcısının mağduriyetine yol açmaktadır. Bu hukuksuzluğu durdurmak için derneğimiz üyesi ve Pardus Kullanıcıları Derneği başkanı Av. Nihad Karslı tarafından dava açılmıştır. Davada işletim sisteminin bilgisayarın ayrılmaz bir parçası olmadığı ve tüketicinin tercih etme hakkı olduğunun savunulmuş, dayatılarak satılan işletim sisteminin ederinin iadesi istenmiştir.

Bu davanın sonucu olarak özgür işletim sistemi kullanıcıları gibi yasal işletim sistemi lisanslarına sahip kullanıcılar dava açmak yerine, satıcı firmanın zorluk çıkarması durumunda, mahkemenin verdiği örnek karar ile tüketici heyetine başvurarak, masrafsız bir şekilde istemediği işletim sistemini iade ederek ederini geri alabilir. Bu davanın sonucuyla beraber beklentimiz, özgürlüğünü kullanan bilinçli bilgisayar kullanıcılarının oluşması, ülkemizde uluslararası firmaların kendi ülke hukuklarına göre hazırladığı son kullanıcı sözleşmelerinin değil, Türkiye Cumhuriyeti yasalarının geçerli olduğunun bilinmesidir.

14 Aralık 2009 Pazartesi

Reverse Image Search Engine...


http://www.tineye.com adresinde ilginç bir uygulama gerçekleştiriliyor. Bir resim dosyası yüklüyorsunuz ve o resmin hangi sitelerde kullanıldığını size söylüyor. Her zaman olmasa da arada ihtiyaç duyulabilecek bir özellik bence.

12 Aralık 2009 Cumartesi

Google Public DNS'ini Kullanıma Sunuyor...

Özellikle telekomünikasyon kurumu tarafından engellenen sitelere erişebilmek için birçoğumuz alternatif alan adı servisleri (dns) kullanıyorduk.

\

Bu servislerin başında
hızlı ve güvenilir olarak bilinen OpenDNS geliyor.

Bugün Google resmi blogunda duyurulan habere göre Google,
\
dünya çapında ücretsiz olarak kullanılabilecek bir alan adı sağlayıcı hizmeti vermeye başladı, ismi kısaca Google Public Dns
Bu servis ile Google un bize öncelikli vaadi; dns standartlarında hız, güvenlik.


Hemen kullanmaya başlamak için dns ipleri:
  • 8.8.8.8
  • 8.8.4.4

Detaylı bilgi için resmi sayfasına bakabilir, dökümanlara göz atabilir, loglama politikalarına (!) bakabilir, destek için tartışma grubuna katılabilirsiniz.


Bilmeyenler için alan adı sisteminden ve öneminden kısaca bahsedecek olursak; internetteki tüm sitelere, sunucularının sahip olduğu özel bir sayısal adres (ip adresi) üzerinden erişiriz, bu adresleri yazmak ve akılda tutmak pratik olmadığından, sitelere isim verip (Domain), bu isimleri ip adreslerine yönlendirerek bizim işimizi kolaylaştıran servislerdir alan adı servisleri.
Yani kullanıcıların sitelere hızlı ve güvenli erişmesinde önemli bir faktördür.


Kaynak: bildirgeç
Dip not: Google'ın sizin internet gezinme alışkanlıklarınızı analiz etmek için ziyaret ettiğiniz siteleri cachelemesi ve Amerikonyalılara internet raporu sunmaları olasıdır. Bu sebeple girip çıktığınız sitelere dikkat etmenizde fayda var :)

İzlenmek İstemiyorsanız...


İstediğiniz kadar geçici dosyalarınızı ve çerezlerinizi silin ve bu konuda istediğiniz kadar ısrarlı olun; Google, Yahoo, Ebay ve başkaları sizi izliyor.

Bilgisayarınızı kaparken günlük temizliğinizi yaptınız, ortalığı çerezlerden, işinize yaramayacak olan çöp dosyalardan arındırdınız ama "süper çerez"lere dokunmadınız!
LSO (Local Shared Objects) çerez benzeri veri toplama elemanlarıdır ve kullanıcıdan bu konuda izin istemezler. Sistem klasörünüzde depolanırlar. İşte sırf bu yüzden de, yani sistemde bulunduklarından sizin silme önleminizi atlatırlar. Bildik çerezler 4KB kadar bilgi toplarken, LSO'lar 100KB kadar bilgi toplayabilirler. Ve tabii bu bilgileri sahiplerine sizin onayınız, haberiniz olmadan yollarlar. Adobe Flash Player, Flash MX Player bu olayda asli rolü oynarlar.


BetterPrivacy 1.45

Ama kaygılanmayın. Firefox kullanıcıları BetterPrivacy adlı eklenti ile bu sorunlarından kolayca kurtulabilirler.

BetterPrivacy yüklendiğinde, tarayıcınızı her kapadığınızda bu musibetlerden kurtulmuş olursunuz.
Ya da manuel olarak kendiniz silersiniz. Dikkat edeceğiniz bir husus var: Çerezlerde ihtiyacınız olan bazı bilgiler (oyun bilgileriniz, Yahoo Seal,..) bulunabilir. Bunları ayarlayarak silinmemesini sağlayabilirsiniz.
Kaynaklar:
BetterPrivacy 1.45

Alfred's Tech Blog

Wikipedia

9 Aralık 2009 Çarşamba

Avucunuzu Açmayı Denediniz mi?

Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır. Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz. Aslında bu maymunu tutsak eden hiçbir şey yoktur. Onu sadece, kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey, elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.

Bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken; elimizi açıp benliğimizi, bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla özgür olmaktır!

Bu örnekle benzeştirirsek; ben, sahip olduğumuzu düşündüğümüz her şeyin bizim için birer tuzak olduğunu fark etmediğimizi düşünüyorum:

—Çoğunlukla konuşmaktan fazla bir özelliğini kullanmadığımız son model cep telefonlarına sahip olmak,

—Ortalama 15 m2´sini kullandığımız ama kullandığımız alandan 20–30 kat büyük evlere sahip olmak,

—Belki bir kez giydikten sonra çok uzun sure dolabımızın bir köşesinde unuttuğumuz günün modasına uygun giysilere sahip olmak,

—Okumadığımız kitaplara sahip olmak,

—Asla kadranın gösterdiği sürate ulaşamayacağımız en süratli arabaya sahip olmak,

—Bize günde 3-5 kez zamanı, başkalarına sürekli zenginliğimizi gösteren kol saatlerine sahip olmak,

—Vakit bulup gidilemeyen, gidilse bile dinlendirmekten çok uzak; tabiri caizse yorgunluktan haşatımızı çıkaracak deniz kenarına yakın bir yazlık, bir dinlence evine sahip olmak,

—Faizi, getirisi zarara uğramasın diye kıyıp harcanamasa bile bol sıfırlı bir banka defterine sahip olmak,

—Dünyalarına ve güzelliklerine katılamadığımız, asla yeterli vakit ayıramadığımız, başarılı ve diğerlerininkinden daha güzel çocuklara sahip olmak,

—Vaktimize, nakdimize, aklımıza, çenemize zarar verse bile bir futbol takımı taraftarlığına sahip olmak,

—Sağlığımıza, düzenimize, beynimize korkunç zararlar verse bile envai çeşit içkilerin bulunduğu gösterişli, dekoratif bir mini bara sahip olmak,

—Oturmadığımız koltuk takımları, izlemediğimiz dev ekran televizyonlar; kullanmadığımız, faydalanmadığımız daha nelere sahip olmak... Ya da sahip olduğumuzu sanmak...

O maymun gibi; avucumuzda tuttuğumuz sürece (faydalanamasak bile) sahip olduğumuzu sanmıyor muyuz? Ve ancak parmaklarımızı gevşetip bunlardan vazgeçtiğimiz zaman gerçekten özgür olup tüm yeteneklerimizi kullanabilir hale gelmeyecek miyiz?

Aslında biz bu dünyaya sahip olmaya değil, şahit olmaya gelmişiz. Ah bunu bir anlayabilsek

Paylaş

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites